Hareketsiz yaşam ve dengesiz beslenme nedeniyle gelişen insülin direnci, genellikle fark edilmeden ilerler. Belirtiler ortaya çıkmadığında ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kilo artışı, yorgunluk, cilt değişiklikleri ve kalp-damar sağlığında olumsuz etkiler gibi çeşitli belirtilerle kendini gösterebilen bu durum, tip 2 diyabet ve diğer metabolik rahatsızlıkların riskini artırır.
İNSÜLİN DİRENCİ NEDİR?
İnsülin, pankreas tarafından salgılanan ve kan şekerini dengeleyen önemli bir hormondur. Hücrelere glikozun girişini sağlayarak enerjinin üretilmesine yardımcı olur. Ancak insülin direnci geliştiğinde, hücreler bu hormona karşı duyarsızlaşır ve kan şekeri yükselmeye başlar. Vücut bu durumu telafi etmek için daha fazla insülin salgılar, fakat uzun vadede pankreas yorulur ve metabolik denge bozulur. İnsülin direncinin ortaya çıkmasında genetik yatkınlık, fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzı önemli rol oynar.
CİLTTE GİZLİ İŞARETLER:
İnsülin direncinin ilk işaretleri bazen iç organlardan önce ciltte kendini gösterebilir. Boyun, koltuk altı veya kasık bölgelerinde koyu renkli, kadifemsi lekeler (akantosis nigrikans) ya da deri katlantılarında küçük ve yumuşak çıkıntılar (skin tag) oluşması bu duruma işaret edebilir. Çoğu zaman estetik bir sorun gibi görülen bu belirtiler, aslında metabolik bir problemin habercisi olabilir. Cildinizde benzer değişiklikler fark ederseniz, bunu göz ardı etmeden bir uzmana başvurmanız önemlidir.
BEL KALINLIĞINA DİKKAT:
Karın bölgesindeki yağlanma, insülin direncinin en önemli göstergelerinden biridir. Kadınlarda bel çevresinin 80 cm’yi, erkeklerde 90 cm’yi aşması riskin başladığını gösterirken; bu ölçülerin kadınlarda 90 cm, erkeklerde 100 cm’nin üzerine çıkması abdominal obezite olarak tanımlanıyor. Karın çevresinde biriken yağ, yalnızca estetik bir sorun yaratmakla kalmaz; iç organların çevresini sararak insülinin etkisini azaltır. Bu durum ise vücudu daha fazla insülin üretmeye zorlayarak kısır bir döngüye yol açar.
KAN DEĞERLERİNDEN GELEN SİNYALLER:
İnsülin direnci yalnızca kiloyla sınırlı değildir; kan şekeri, kan yağları ve tansiyon değerlerinde de kendini gösterebilir. Açlık kan şekerinin 100 mg/dl’nin üzerine çıkması, glukoz tolerans testinde 2. saat değerinin 140 mg/dl’yi aşması ya da trigliserid seviyesinin 150 mg/dl’nin üstünde olması dikkat edilmesi gereken bulgular arasındadır. Ayrıca büyük tansiyonun 130 mmHg, küçük tansiyonun ise 85 mmHg’nin üzerinde olması da tabloyu tamamlayan uyarıcı işaretlerden biridir. Bu veriler, kalp-damar sağlığını tehdit eden zincirin halkaları olarak görülmelidir. Bu nedenle düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek büyük önem taşır.