Ketojenik diyet, ilk olarak özellikle çocuklarda tedavisi zor olan refrakter epilepsi nöbetlerini kontrol altına almak amacıyla geliştirilmiş tıbbi bir beslenme yöntemidir. Diyetin temel mantığı, vücudun enerji ihtiyacını karbonhidratlardan almak yerine yağlardan karşılamasını sağlamaktır. Bu sayede vücut, “ketoz” adı verilen bir metabolik sürece girer ve enerji ihtiyacını yağları ketonlara dönüştürerek karşılar.
Karbonhidrat alımının ciddi şekilde azaltılmasıyla devreye giren bu mekanizma, kan şekeri ve insülin seviyelerinde düşüş sağlar. Bu özellikleri sayesinde ketojenik diyet yalnızca kilo vermek isteyenler için değil, aynı zamanda çeşitli sağlık sorunlarına karşı destek sağlamak isteyenler için de önemli bir beslenme programıdır.
KETOJENİK DİYETİN FAYDALARI:
Ketojenik diyet, kökeni epilepsi tedavisine dayanmasına rağmen, zamanla birçok farklı alanda fayda sağlayabileceği araştırmalarla ortaya konmuştur. Epilepsi hastası çocuklarda nöbet sıklığını azaltmasının yanı sıra, Alzheimer, diyabet, kalp hastalıkları ve hatta bazı kanser türleri üzerinde olumlu etkiler gösterebileceği belirtiliyor.
Kilo verme sürecinde kalori hesabı yapmadan etkili sonuçlar sunması, diyeti tercih edilen bir seçenek haline getiriyor. Metabolik açıdan da vücut yağ oranını düşürerek HDL (iyi kolesterol) seviyelerini iyileştirebilir, kan basıncını düzenleyebilir ve kan şekeri kontrolünü destekleyebilir. Nörolojik etkileri arasında ise Alzheimer semptomlarını hafifletme ve Parkinson hastalığının ilerleyişini yavaşlatma potansiyeli öne çıkıyor.
KETOJENİK DİYETİN OLASI YAN ETKİLERİ:
Ketojenik diyet birçok fayda sağlasa da tamamen risksiz değildir. Özellikle uzun süreli uygulamalarda bazı olumsuz etkiler görülebilir. Çocuklarda büyüme hızını yavaşlatma ve böbrek taşı riskini artırma olasılığı bulunmaktadır; böbrek taşı riski normalde 1/1000 iken, diyeti uygulayanlarda 1/20’ye kadar çıkabilir.
Diyetin başlangıcında, vücudun ketoz sürecine adapte olması sırasında “keto gribi” adı verilen bir durum ortaya çıkabilir. Bu süreçte yorgunluk, zihinsel bulanıklık, açlık hissi, uyku problemleri, mide bulantısı ve egzersiz performansında düşüş gibi geçici etkiler görülebilir. Bu yan etkileri azaltmak için karbonhidrat tüketimini kademeli olarak düşürmek önerilir. Ketoz sürecinde nefeste veya idrarda geçici bir koku oluşabilir ve su-mineral dengesi değişebilir. Bu nedenle sodyum, potasyum ve magnezyum gibi minerallerin yeterli alımı için bir uzmana danışmak önemlidir.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER:
Ketojenik diyet, doğru uygulandığında etkili bir yöntem olsa da, kontrolsüz ve uzun süreli uygulanması önerilmez. Diyete başlamadan önce bir diyetisyenle görüşmek, kişinin sağlık durumuna uygun bir plan hazırlanmasını sağlar. İlk dönemde kalori kısıtlaması yapmadan, doyana kadar yemek ve vücudun adaptasyon sürecine izin vermek de önemlidir.




