Dün İplikçi'yi yazınca, değişik yorumlar, garip telefonlar aldım.
Her arayan ''o kişi şu mu'' diye sordu.
Genelde ''Karpuzatan'' kelimesinden olsa gerek, aynı isim üzerinde duruldu.
Karpuzatan'ın İplikçisi'nden çok garip bir yere geçti konu.
Hayırsever, işadamı Abdullah Keskinkılıç'a.
Elbette ortak noktaları var.
Belki de, o yüzden söz Abdullah Keskinkılıç'a geldi.
O da, siyasilerle çok iyi.
O da, tüm mülki amirlerle çok iyi.
O da, atanmışlarla çok iyi.
O da, seçilmişlerle çok iyi.
O da, hayırda yarışan birisi.
O da, bakanlarla .çok iyi.
Hal böyle olunca laf döndü dolaştı Abdullah Keskinkılıç'a geldi.
Kulağını çınlattık çokça.
Malum, medyada da tanınan bir zat-ı muhterem olunca gıyabında güzel cümleler kuruldu.
Hatta, yaptığı yardımlar ve hayırseverliğinin başına ne işler açtığını bile söylediler.
Bu şehrin sancısını, bu şehrin kahrını çekenlerden birisi olarak onu söylediler.
Hiç tanışmadım.
Mutlaka karşılaştım bir yerlerde ama göz göze bile gelmedim.
Hal böyle olunca hakkında söylenenlere de yorum yapamadım. Sadece dinledim.
Neredeyse olumsuz tek satır şey söylenmedi bu adam hakkında.
Parayı da hiç sevmezmiş. O yüzden her kapısını çalana ''Borç'' hatta ''hibe'' bile verirmiş.
Hepsi hayır için.
Hepsi, öbür tarafa yatırım için.
Bu taraftaki tek yatırımı Becen'deki villa konutlarıymış. Bir tek oradan eleştiri geldi.
Bir iş adamı dedi ki, ''Bizim bitirip alamadığımız yapı ruhsatını, bu adam nasıl oldu da bitmemiş inşaatı için alabildi. Hayret doğrusu'.'
Bu cümleyi kuran kişiye de söyledim. Demek ki, ''Ruhsatı almayı hak etmiş''..
Dostlukları, yaptıkları iyilikleri ve ikili ilişkileri nedeniyle işi hayra gitmiş.
Ve tabi onun yaptığı 20 civarında villanın çevresinden sökülen kaldırım taşlarının bile onun işine yaraması bu hayırseverlikten olmuş.
Bu mübarek insanın, oturduğu yerde yaptığı hayır ve yardımların yüzü suyu hürmetine kılını bile kıpırdatmadan işleri tıkır tıkır işliyormuş.
Hani dese ki, ''Ben seçilmişim'' yüz binlerce insanı peşine takabilecek bir sempati ve hayran kitlesine sahip.
''Parti kur, oy verelim'' tarzında birisi.
Ama, onun çevresindekilerin ve arkadaşlarının siyasetle ilgileniyor olması, onu hep siyasetten uzak tutmuş.
O sadece siyasileri kullanarak kime iyilik yapabileceğine, kime hayır yapabileceğine, kime yardım yapabileceğine odaklanmış.
Böylesi bir Kayserili, sadece Kayseri'ye değil, her şehre gerek.
