Belki de sezonun en önemli karşılaşmasına çıktık..
Sadece bizim değil Y. Malatyaspor'un da mutlak 3 puana ihtiyacı vardı. Kazanan bir nebze olsun rahat nefes alabilecekti. Ama kaybetmek her iki takım içinde ateşten gömlekti.
Hem ev sahibi olmanın hem bir kaç puan ve sıra daha yukarıda olmanın verdiği özgüvenle Yeni Malatya maça daha iyi ve atak başladı. Ama Kayserispor'un takım olma olgusuna büründüğünü bu maçta gördüm.
İlk yarıda her iki takımda temkinli oynayıp, ''yemeyelim de atabilirsek ne alâ'' fikriyle hareket etti. Ta ki, 41.dakikada Aaron Lennon'un sağdan içeri kestiği topu, İlhan Parlak’ın düzgün vuruşuyla ağlara göndermesine kadar.
Sonra ibre tamamen bize döndü. Kayserispor ilk yarıyı planlamadığı demeyelim ama, çok ihtimal vermediği şekilde 1-0 önde kapattı.
Kaybederse kazana düşecek olan Yeni Malatyaspor, bu tehlikenin bilinciyle ikinci devre skoru lehine çevirmek için baskılı olacaktı. Bunu bilmeyen, hesaplamayan, akıl etmeyen yoktu.
Ekran başında izlediğimiz maçta, bunu akıl edemeyen Esra Erol'da programına zaping yaptı.
Nitekim ikin yarı Malatyaspor’un sağlı sollu atakları ile kalemizde ciddi pozisyon üretmeleri başladı. İşte tam bu sıralarda, sahanın en kısa adamlarından olan 1.77 cm'lik Adem Büyük’ün kafa vuruşu ile bulduğu gole engel olamayarak sahadan bir puan ile ayrılmak zorunda kaldı. Herkesin gördüğünü, herkesin bildiğini, sahadaki oyuncular da bilmesine rağmen uygulayamadı. Aslında, gereksiz ve fazla savunma yapmak yerine bir gol daha bulsak, şimdi çok farklı şeyleri yazıyor olabilirdim ama.. Yine de 1 puan iyi puan..
Hele ki son dakikalarda Yeni Malatyaspor'un ataklarını da gözümün önüne getirince Yenemiyorsan, Yenilme diyorum.
Çünkü, olası bir ikili averajda Malatyaspor'dan üstteyiz.
Çünkü, Yeni Malatya'yı ateş hattında tutup, onların da o ateşi hissetmesini ve paniklemesine bir nebze olsun neden olduk.
Yine de 1 puan avantaj mı onu sezon sonunda göreceğiz.
Tüm bunların dışında, bir konuya da parantez açmak istiyorum..
Son haftalarda sanki sokağa çıkmak yasak ama tribünlere seyirci alımı serbestte biz mi bilmiyoruz?
Sağlık çalışanı altında tribüne alınan insanlar resmen amigoluk yaptığı yetmiyor gibi birde ağıza alınmayacak küfürler ediliyor..
Pandemiden dolayı malum 17 günlük yasağa rağmen bu kadar insan nasıl tribünlere giriyor ve hiç bir mesafe kuralı uygulanmıyor, şaşırıyorum..
Öncelikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu'nun yanı sıra TFF'nin bu konuda göstermelik değil gerçekten ibretlik bir hamle yapmasını bekliyor ve umuyorum.
Yok ceza olmuyorsa, bu sözümde Berna Hanım'a ve sayın Baki Ersoy'a.
Gerekli tüm girişimler ve planlamalar yapılıp, bizim için son derece önemli olan Gaziantepspor maçında tribüne sağlık çalışanı adı altında gerekli ateşleyici dinamitleri yerleştirmeliyiz.
Artık son üç maçımızda final havasında geçmesi için de, şehrin yöneticilerinin, kulübün idarecilerinin ve taraftarların birlik içinde olup bu zorlu sınavdan başarıyla çıkması gerekiyor.
