Kayseri ne çektiyse iki yüzlü insanlardan çekti.
Siyaseti çıkar amacıyla kullanan, yediği ekmeğin neden Cevizli olmadığını sürekli sorgulayıp masum insanların cebindekine göz dikerek, alın teriyle çalışanların rızıklarına el uzatan bir cenahtan çekti bu Kayseri..
Herhalde oradan geliyor bu siyaset düşkünlüğü diye de düşünmüyor değilim, her yeni birinin siyasete girme arzusunu.
Neden diyeceksiniz, şimdilerde Büyüknalbant ailesinin tek varisi Yener Büyüknalbant siyasete girmeye niyetleniyormuş.
Yanan fabrikalarından (!) aldıkları sigorta parasıyla yeniden şaha kalkan Oylum'u halka arz eden, 1 TLden hisse alıp 6 küsür TL'den satan bir Büyüknalbant ailesinin AK Parti'den siyasete girmeyi planladığı duyumunu aldım.
Bunun planını da Baba Yılmaz Büyüknalbant'ın yaptığı iddia ediliyor.
Kendisi Serbest Bölge'de aynı zamanda Melikgazi Belediye Başkanı olan Serbest Bölge Başkanı Mustafa Palancıoğlu'nun yardımcısı olunca sanırım siyaset fikri oradan yeşillendi.
Siyasete neden girdiğini sorgulamak elbette bana düşer ama esas niyetle ilgili şüphelerim olmasa, onu da sorgulamazdım.
Esas niyet ne konusuna gelince de, bazı duyumlarımda yok değil.
Mesela Mix AVM arkasında yer alan 1 milyon dönümlük arazinin yeşil alan olmaktan çıkıp imara açılması için yoğun baskıların olduğunu ve bu baskılardan bıkanlara inat, ''Kendi işimizi kendimiz yaparız'' düşüncesiyle Melikgazi Belediyesi'nde Başkan Yardımcılığı hayali kurulduğunu duydum.
Önce ''Yok canım o kadar da değil'' dedim.
Ama biraz da düşününce şeytan soldan soldan fısıldadı.
''Neden olmasın?'' diye.
Sahi neden olmasın ?
Bir de 15 Temmuz sonrasında FETÖ'nün okulu olarak adlandırılan Kılıçaslan Lisesi mezunu bir Yener Büyüknalbant'ı düşününce (!)
Kafamda sorular çoğaldı.
Biraz kurcalayım dedim neler çıktı neler.
Baba Yılmaz'ın Tatsun Bisküvileri'nden ötürü Müflis olduğu ama Oylum'da nasıl oluyorsa hep ön planda yer aldığı..
Eski Oylum Fabrikası'nın ardında 11 bin metrekare arazinin bulunduğu ve bu arazi de Tatsun işçilerinin hala alacağı olduğu söylentisi..
Borsa'ya açılan Oylum'un bugün yaklaşık 200 Milyon TL borcu olmasına rağmen İncesu OSB'de nasıl Elektrik Santrali kurduğu gibi sorular kafamı karıştırdı.
Çalışanlarına borcu olduğu halde nasıl ailesinin villalarda, şehrin en değerli sitelerinde mülk sahibi olabildiğine kadar düşündüm durdum.
Böyle olunca da sorgulamadan edemedim.
Eminim bu soruların her birinin makul ve mantıklı bir cevabı, beni de ''Yanlış biliyorsun Yavuz, o öyle değil böyle'' diyerek aydınlatacak cevapları vardır.
Bu arada Yılmaz Büyüknalbant bir dönem benimde severek çalıştığım Büyük Kayseri Gazetesi'nin de sahibiydi.
Yani kendisinin benim bugünlere gelmem ve iyi bir gazeteci (!) olmam da dolaylı olarakta olsa rolü vardır.
Ama, bugün eğriye eğri, doğruya doğru demeyi de Büyük Kayseri Gazetesi'nde çalıştığım dönemde Genel Yayın Yönetmenim ve üstadım Metin Sönmez'den öğrendim.
Şimdi aklıma takılan bu soruları sormasam.
İçime düşen kuşkuyu kaleme almasam onun bana verdiği emeğe ihanet etmiş olurum.
Velhasıl kelam, 1 dokunup bin ah işittiğim eski patronum ve ailesinin siyasi planlarının aslında bir rant ve gelir amacı taşımadığı konusunda ikna edilmem için bence bu yazı ve bu yazıya bir cevap gerekiyor.
Üstelik iddialar silsilesinin tamamın da buraya yazıp vaktinizi çalmak istemediğim halde, her bir konu başlı başına bir yazı dizisiyken..
