Hakkımda bir suçlama var. Bu iddianın sonunda suçlu çıkarsam mesleği bırakacağım. Ama, ben haklı çıkarsam nasıl olacak Mehmet Yalçın Bey?
Bir makamda iseniz, bir görevde iseniz; eleştirilmeyi sineye çekmeyi bileceksiniz. Eleştirilince, iftira atmak ne oturduğu makamın ne de üstlendiği görevin gereğidir.
Öyle değil mi OSB Başkanı Mehmet Yalçın Beyefendi?
Geçtiğimiz günlerde; Nursaçan döneminde ve hakkında iddialar olan bir müdürü bölge müdür yapıp, bakanlığında onu görevden alıyor olması nedeniyle danışman olarak atayacağı iddiası konulu bir köşe kaleme aldım.
Sordum kendisine, ''Neyi altından ki, bu adamdan vazgeçemiyorsunuz'' diye!
Ve birinde ısrar ediyor olmasının da aklımda oluşturduğu soruları yönelttim.
Sözüm ona, yorumum zoruna gitmiş.
Gidebilir..!
Güya, içerlemiş.
İçerleyebilir.
Dava açmak için harekete geçmiş, avukatına talimat vermiş.
Ki en doğal hakkı tabii ki yapabilir.
Amaaaa!
Bir insanın namusu ve şerefine çamur atarak yapılamaz bu.
Seçim zamanı hangi partileri ziyaret ettiği, OSB'nin kapılarını hangi partilere sonuna kadar araladığı hala arşivlerde mevcut. Bunları kaleme almadım.
Onu hedef alıp, hakkındaki iddialardan eleştirmedim.
Bir müdürün bakanlık tarafından görevden alınması üzerine, danışman olarak atayacağı iddiasına dikkat çektim.
Utanmadan, çekinmeden yazıyorum.
Sayın Başkan, bana Şantajdan dava açtırmış.
İsnat edilen suç: Şantaj..
Önce Şantaj'ın kelime anlamına bakalım.
Şantaj:
Türk Ceza Kanunu’nun 107. Maddesinde hürriyete karşı işlenen suçlar adı altında düzenlenmiştir. Tehdit suçunun özel bir şeklini, şantaj suçu oluşturur. Bir takım değerlere yönelen tehditler, şantaj suçu içinde değerlendirilir.
Şimdi de suçun hangi şartlarda oluştuğuna bakalım.
Hangi Hallerde Şantaj Suçu İşlenmiş Sayılır?:
Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu m.107/1’e göre, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapıp yapmayacağından yola çıkarak, bir kişiyi kanuna aykırı olarak yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya veya haksız çıkar sağlamaya zorlamaktır. TCK’nın 107’maddesinin 2. Fıkrasına göre, kendisine veya bir başkasına fayda sağlamak amacı ile bir kişinin saygınlığına ve şerefine zarar verecek biçimde hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehditinde bulunulması durumunda, kişi suçu işlemiş olacağından, fail hakkında cezaya hüküm olunacaktır.
Şimdi bu anlatımlarla, sayın Mehmet Yalçın'a soruyorum.
Ne konuda, neyden ötürü size şantaj yaptım?
Sakladığınız ne vardı ve ben neyi gördüğüm halde yazmadan ''Yazarım haa'' diyerek size direk ya da dolaylı mesaj gönderdim ki; şantaj yaptığım iddiasıyla dava açtınız?
Yazdığım yazıdan önce ve sonra şahsınızla, dostlarınızla, çalışanlarınızla her hangi bir şart sunma diyaloğum olmuş mu?
''Bu haberin devamı var'' gibi bir imada bulunmuş muyum?
Siz dahil her hangi birinize, talep ve istek getiren bir aracım olmuş mu?
Daha da iddialısını söylüyorum..
Nursaçan dönemini de dahil, ''Bayram-seyran'' gibi özel günler için tüm medya kuruluşlarına verilen standart reklamlar dışında tek delikli sarı lira almış mıyım bakın bakalım.
Müdürlüğünüzle tek bir ticaretim olmuş mu, araştırın.
''İstedi'' ya da ''Aldı'' diyen ''Aracı gönderdi'', ''Laf duyurdu'' diyen ve bunu ispat etmeyen iftiracıdır.
Birine şantaj yapan namussuzdur.
Yapmadığı halde yaptı diyen nedir?
Kıymetli meslektaşlarımı çatısı altında toplayan Kayseri Gazeteciler Cemiyeti ve bizlerin savunucu Başkanı değerli büyüğüm, kıymetli meslektaşım Metin Kösedağ!
Gazetecilikte birini eleştirmenin karşılığı, ''Şantaj'' iftirası mıdır?
Biz bu mesleği yaparken, yanlış gördüğümüzü ve düşüncemizi kaleme alırken üzerimize çamur atılmasına göz mü yumulacak?
İftiralara ve karalamalara lal mı kalınacak?
Ve Sayın Valim Gökmen Çiçek..
Bu şehirde, eleştirilenler şantaj adı altında gazetecileri lekelemeyi huy edinecekse..
Adalet teraziniz nasıl doğruyu bulacak?
Sizleri Mehmet Yalçın'ın hakkımda ''Şantaj yaptı'' diyerek şikayetçi olduğu davayı takip etmeye davet ediyorum.
Ben eğer şantaj yaptıysam ve bu ispatlanırsa; mesleği bırakmaya hazırım.
Ama yok..
Bu koskoca bir iftiraysa, bu leke bana değil sizlere bulaşır bilesiniz.